31 Temmuz 2009 Cuma

Ailenin Psikolojik Görevi

Aile bireylerinin oluşturduğu, aile içi ilişkile¬re bağlıdır. Bu ilişkilerin temelini, ana ve babanın birbirlerine karşıtutumları oluşturur. Onlann ilişkileri evin genel havasını belirler. Aile içi görevlerin eşler arasında paylaşılması karşılıklı anlayış, saygı ve sevgi aile mutluluğun temelidir. Ana-baba arasındaki sıcak ilişkiler çocuklara da yayılır. Gergin ve sürtüşmeli ana-baba ilişkileri, çocuklar için tedirgin ve güvenilmez bir aile ortamı yaratır. Eşlerin kişiliklerinin tam olarak birbirine uyduğu bir aile birliğini hayal etmek romantik bir körlüktür. Çünkü kişiler dış görünüş olarak birbirlerine benzemedikleri gibi kişilik olarak da benze¬mezler. Ancak, karı-koca ilişkilerinin sağlığı açısından eşler arasında değer yargıları, zevkler, eğitim düzeyi, sosyal statü, inançlar ve gelecekle ilgili istekler yönünden ne kadar çok benzerlik varsa evlilik birliğinin uyum içinde sürmesi o kadar kolay olur. Bu benzerliklerin ortaya çıkartılması için evlilik ôncesi arkadaşlık ve nişanlılık dönemleri önemli devrelerdir. Bilinmelidir ki, aile mutluğunun devamında karşılıklı anlayış ve hoşgörü önemlidir. Evlilik kurumu, eşlerin kişiliğini yeniden yoğurur ve biçimlendirir. Evlenmeye hazır kişilerin bu değişikliği sağlıklı biçimde yapabilecek olgunluğa erişmiş olmaları gerekir. . .
Bir deneme ve bocalama dönemi geçirmeden sürekli uyum sağlayabilen evli çift yok denecek kadar azdır. Evlenmeden bir süre sonra eşler arasında günlük hayat, aile düzeni, akrabalarla ilişkiler gibi birçok konuda sorun ortaya çıkabilir. Bu sorunların çözümü için aile fertlerinin konuyu aralarında tartışmaları (görüşmeleri) gerekir. Bu sebeple aile içi tartışmalar aile hayatının bir parçasıdır. Ancak, bu sorunları çözerken ve tartışırken bazı kurallara dikkat etmek gerekir:
a. Eşler, değişik görüşlere sahip olduklarım baştan bilmelidirler. Önemli olan, ayrılıkları bilip ortak bir görüşte birleşmeyi sağlamaktır. Bu ise, eşlerin birbirlerini anlamayı istemeleri ile sağlanabilir.
b. Sorunları görmezlikten gelip ertelemektense, tartışmak daha iyidir. Uzlaşma, ancak açık yüreklilikle konuşma ile sağlanabilir.
c. Tartışma için, uygun yer ve zaman seçilmelidir. Eşlerin yorgun ve aç oldukları zamanlar, tartışma için uygun değildir. Eşler özel konularım baş başa tartışmalıdırlar.
d. Tartışmaya suçlayarak başlamamalı, sorular yönelterek karşı tarafın görüşlerini öğrenmeye çalışmalıdır.
e. Tartışma sırasında kişinin kendisini karşısındakinin yerine koyarak (empati) onun gibi düşünmeye çalışması çok kere daha anlayışlı olmasına yardımcı olur.
f. Tartışma, konusundan saptırılmamalı, eski sorunlar ve tatsız günler gündeme getirilmemelidir.
g. Tartışmayı kazanmak değil, bir çözüme ulaşmak amaç olmalıdır.
h. Tartışma, evin dışına taşınılmamalı, akrabalar veya arkadaşlar hakemlik etmeye zorlanmamalıdır.

4 yorum:

  1. Aileiçi olaylarda çözüme giderken genelde sakin olmak gerekmektedir. Aksi durumlarda ne kadar kan bağı olsa da eski konular gündeme getirilip insanlar birbirini kırabiliyor.

    YanıtlaSil
  2. sakin olmaya gidilmeli ama Türkiye'de çok garip olaylar oluyor.Biri çocuğunu keser yer biri sobada yakar.Yani annelik kavramını anlamayan çok insan var.

    YanıtlaSil
  3. Türkiye aile konusuna her zaman diğer dünya ülkelerine göre cok daha fazla önem vermiştir. Bazı trajik olaylar oluyor tabiki fakat türkiye hala çekirdek aile olarak yaşıyor avrupa ülkelerinde 18 inden sonra kişi dilediğini yapıyor uyuşturucu,alkol,sigara kullanımı diğer ülkelerde daha küçük yaşlarda başlanıyor. Bizdede var fakat bunları önce kendi ailemeizden başlayarak değiştirebiliriz bu gibi şeyleri..

    YanıtlaSil
  4. 18 den sonrası avrupa'da özgürlük yaşı sayılıyor. Gayette iyidir bence.. Biz hala tutturmuşuz alkol kötü sigara kötü.. Nedense birçok pislikte ülkemizde dönmekte.. bu nasıl bir tezat?

    YanıtlaSil